ATASÖZLERİMİZ VE TEZATLAR

     

        Ata'dan Sözler Torun'dan Tezatlar


"Büyükler: ‘Acele işe şeytan karışır.’ Derler.”

Ne kadar doğru, ne kadar yanlış tartışılır. Bunun üzerine çok methiyeler dizilir.  Ataların zamanında acele işe şeytan karışırdı belki ama bizim zamanımızda ‘Şeytan'ın karıştığı işler’ acele olur...


“Büyükler: ‘Acı söz insanı dininden çıkarır, tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır.’ Derler,”

Doğru demiş büyükler. Acı söz insanı dininden çıkarır, tatlı söz de yılanı deliğinden çıkarır. hatta tam tersi de olur bunun. Mesela bizim buralarda devlet yöneticileri dahi acı söz söylemeden, sadece tatlı konuşarak insanı dinden eder, dinden çıkarırlar. Yılanlar da deliğinden çıkmaz. Acıdan sözleri de söylemediğimizden yılanlar rahatça koynumuzda gezerler...


“Büyükler: ‘Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın.' Derler.”

Benim kanaatimce bana dokunmayan yılan bin yaşamasın. Ne çektiysek bize dokunmayan yılanların gün geldiğinde insanlığa akıttığı zehirden çektik. Kendimizi düşündüğümüzden hep başımız beladan kurtulmadı. O sebepten bana dokunmasa bile yılan yılandır. Haddi bildirilmeli... 


“Büyükler: ‘Baz bazla, kaz kazla, kel tavuk kel horozla.’ Derler.”

Bu söze de katılır mıyım emin değilim. Zira bizim mekteplerde, devlet kurumlarında, hatta mecliste bile çakal kurtla, hırsız polisle geziyor. Ne bileyim çok çelişiyor yine bir yerlerde bir şeyler geçmişimizle...



“Büyükler: ‘Bir elin verdiğini, diğer el duymasın.’ Derler.”

Esasında çokta güzel demişler. Olması gerekeni söylemişler. Lakin bizim milletin bir de kötü huyu var, yaptığını illa göstermeli. Bir elin verdiğini bin el duymalı. Yoksa o iyilik, iyilik olmuyor(!) kanaatlerine göre...


“Büyükler: ‘Çağrılan yere erinme, çağrılmayan yere görünme.’ Derler.”

Büyükler yine güzel demişte, bizim bu millet sırf yalaklık olsun diye bile her yere gider. Her ortama atılır. Şakşakçılık yapar. Çağrılmadıkları yere gider, çağrıldıkları yere de işim var, müsait değilim der. Ne de olsa insanoğlu işte tutumsuz ve çelimsiz...


“Büyükler: ‘Danışan dağı aşmış, danışmayanın yolu şaşmış.’ Derler.”

Atalar hoş demiş güzel demiş. Lakin eksik demiş. Kime danışılması gerektiğini de söylemeliydi. Herkese danışılır mı, yada insanoğlu kendine bir yol çizdiyse başkasına bir hal sorulur mu ? Belki de doğru anda doğru kişilere danışmak lazım. O vakit bu sözün kıymeti ve önemi artar. Gerisi çöplüktür kanaatimce...


“Büyükler: 'Dereyi görmeden, paçayı sıvama.’ Derler.”

Kim ne derse desin, ben buna katılmıyorum. Dereyi görmeden paçaları sıvamak lazımmış. Bunu gördüm bunu bildim. Yoksa her şey için geç olabiliyormuş. O sebepten benden size bir tavsiye dereyi görmeden paçayı sıvayın...


“Büyükler: ‘Dost kara günde belli olur.’ Derler.” 

İyi hoş derler de, bizim bu medeniyete dostlar hep iyi günde belli olur. Kime sorduysam iyi günde dostları varmış. Meğer dost kara günde değil aydın günde belli oluyormuş. Belki de böyledir. Demem o ki; dostun da düşmanın da kendin ol. Kara gününün de ak günün de senindir...


“Büyükler: ‘Dostun attığı taş baş yarmaz.’ Derler.”

Böyle bir şey yok. Bırakın dostun attığı taşı, bir fiskesi bile adamı yerden yere vurur. Kim demişse yanlış demiş bu sözü. Kesinlikle katılmıyorum. Şöyle demek isterim ben de ‘dostun attığı taşı değil de, taşı atanın dostum olduğundan emin miyim ona bakarım.’


“Büyükler: ‘Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.’ Derler.”

İyi derler demesine de, lakin ben ve benim gibi düşünen insanların köyle kasabayla işi yoktur. Doğru veya yanlış ile işi vardır. Bu sebepten bu sözün bana ve benim fikrime katılanların gözünde hiçbir hükmü yoktur. Bizler doğru söyleyelimde isterseler on köye, yüz köye, bin köye almasınlar...


“Büyükler: ‘Ev alma komşu al.’ Derler.” 

Valla ne diyeyim. Bana kalırsa ben direkt ev alın derim. En azından yatırım yapmış olursunuz. Zaten bu devirde komşunun komşuya selamı bile yok. Yani komşu alsanız bile çokta umduğunuz gibi olmayabilir. Ev alırsanız ev hep sizindir. Ama komşu, komşu gibi kalır mı bilemem...


“Büyükler: ‘Fazla mal göz çıkarmaz.’ Derler.”

Fazla mal göz çıkarmaz çıkarmasına da fazla malı esirgemek adın çıkarır. Ben böyle gördüm böyle bildim. Mal maldır ama her şeyin fazlası göz çıkarır. Hayatı ölçülü yaşamak en mühim olanıdır. O sebepten fazla mal da göz çıkarır... 


“Büyükler: ‘Fırıncının çocuğu aç dolaşırmış.’ Derler.” 

Ben hiç aç dolaşanını görmedim. Kim hangi mesleğini yapıyorsa ondan da en kaliteli şekilde yararlanıyor. Kim ne derse desin, galericinin oğlu son model arabayla, fırıncının oğlu koca bir göbekle geziyor. Yani bu klişeler bizim çağın çok gerisinde kalmış gibi görünüyor. Hayırlısı...



“Büyükler: ‘Gözden ırak olan, gönülden de ırak olur.’ Derler.”

Külliyen yalandır bu söz. En azından benim zannımca bu böyle değildir. Benim kanaatimce gönülden uzak olan gözden de uzak olur. Tam tersidir bu durum. Hele de şöyle bir şey var ki; gönlümden çıkanın da kalbimde yeri yoktur...


“Büyükler: 'Haklı söz, haksızı Bağdat’tan çevirir.’ Derler.” 

Nasıl desem ki, bilemedim. Bizim ütopyamızda haksız çok konuşur, haklı çok susar. Ters işler yine bir şeyler. O sebepten haksız ne Bağdat’tan döner, ne de haklı sözü söyleyen yiğitler vardır...


“Büyükler: ‘Hayvanlar koklaşa koklaşa, insanlar anlaşa anlaşa.’ Derler.”

Daha hiç anlayanı da anlaşanı da görmedim. O sebepten insanlar demeyelim de kaliteli insanlar diyelim. İşte bu ölçüdeki insanlar hep anlaşabilecektir. Onun dışında insanları genel anlamda bir kefeye koymaya gerek yok. İnsanlar manasız ve mantıksız hareketleri severler. Hayvan gibidirler... 


“Büyükler: 'Her çiçek koklanmaz.’ Derler.” 

Sen gel bir de bizim millete bak. Arı gibiler aynı. Her çiçekten bal, her çiçekten polen alma derdindeler. Bu yüzden de bu sözün ne kadar bize yeteceği de çokça tartışılır. Aslında tartışmaya da gerek yok. Nasıl olsa her çiçeği koklayacak, her çiçeğe bir şeyler besleyecekler. Ne desek boş kalacak...


“Büyükler: ‘Hile ile iş gören mihnet ile can verir.’ Derler.”

Yok usta yok. Böyle bir şey yok. Vallahi billahi can çekişen kötü görmedim. Hile hurda ile bir yerlere gelen herkes aksine çokça rahat yaşadı. Bu duruma inanması çok zor ama yine de ilahi adalet diyelim. Elbet tecelli eder...




“Büyükler: ‘Huylu huyundan vazgeçmez.’ Derler.” 

Onu bunu bırakın siz. Para için, mal mülk için, şöhret için bırakın huyu karakterinden ve kendinden vazgeçenleri gördüm.  Bu da göreceli bir sözdür benim açımdan. Siz de benim gibi düşünüyorsunuz diye tahmin ediyorum...


“Büyükler: ‘Ilıya ılıya yaz, soğuya soğuya kış olur.’ Derler.”

Her şey yavaş yavaş vaktiyle olur ve bazen çok alışırsın bazı şeylere. Lakin yine kendimizle çelişeceğiz ama bazen de soğukta yanar, sıcakta donarsın. Her şey ne yaşadığına bağlı.  Kim bilebilir yarının ne getireceğini ?..


“Büyükler: ‘İnsan sevdiğini yerden yere vurur.’ Derler.” 

İnsan sevdiğine kıyar mı hiç, onu kırmak ister mi ? İstemez. O sebepten bu sözün bende de bir önemi yok. Benim önerim sevdiklerinizi yerden yere vurmak değil, yerden göğe çıkarmaktır. Doğru olanı da budur. Protokol sevgisinden çıkın derim. Sevdiğinize sevdiğinizi söyleyin. Onları üzmeyin...


“Büyükler: ‘İtle dalaşmaktan çalıyı dolanmak iyidir.’ Derler.” 

Bazen itle dalaşılması fikrindeyim ben. Çünkü bir gün dolandın, iki gün dolandın, üç gün dolandın çalıyı. Ya sonra ne olacak, aynı it yine karşına çıkmayacak mı ? Çıkacak. Hatta bu sefer it olarak değil itler olarak. Bazen sert olmak iyidir. Küçük şerler büyük şerleri engelleyebilir. Mümkündür...


“Büyükler: ‘Kara haber çabuk duyulur.’ Derler.”

Bence böyle değildir. Tam aksine kötü haber geç duyulur. Hele sen güzel haberleri gör. Seni çeken, çekemeyen herkese laf ulaşır. Arkandan laflar edilmeye başlar. Demem o ki kara haber değil güzel haber tez duyulur...



“Büyükler: ‘Kimseye kimseden hayır gelmez.’ Derler.” 

Ölçüsü ile gayet makul bir sözdür. Ama ben bu söze inanmak hiç istemiyorum. Zira kimseden kimseye fayda gelmez diyorsak bu faydalı adamlar kim ? Bilim yapan, ilim öğreten, insanlara yararı dokunanlar kim. Demek ki, kimseden kimseye hayır geliyormuş. Biraz da böyle bakmak lazımmış…


"Büyükler: 'Ne ekersen onu biçersin.' Derler." 

Doğru derler demesine de, ben bakıyorum herkes ekmeden biçme peşinde. Devir değişti tabi ekenin değil, çalanın devri. Ekenler ise biçmeden her şeyini kaybediyor. Yazık çokça…


"Büyükler: 'Önce can, sonra canan.' Derler."

Haklılar lakin ben buna katılmıyorum. Benim ve benim gibi düşünen herkesin önceliği hep canan olacaktır. Canansız canın ne önemi, ne yeri vardır kanaatimce…


"Büyükler: 'Öpülecek el ısırılmaz.' Derler." 

Büyükler çok hoş demiş. Saygı ve sevgi gösterilen el ısırılmaz şüphesiz. Ancak durum böyle değil. Büyükler kendi zamanına göre konuşmuş. Bizim zamanımızda bu mümkün değil. Biz de öpülecek el de yok, öpecek efendide...






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KORKUSUZ: NECDET SEVİNÇ

TÜRK BAYRAĞININ TARİHÇESİ

ULUSLARIN ZENGİNLİĞİ