ANTEP DEĞİL GAZİANTEP
Gaziantep'in kurtuluş mucadelesi:
Osmanlı döneminde Halep'e bağlı bir sancak olan antep 1. dunya savaşı sonrası ingilizler tarafindan işgal edilir. 1918 eylulunde ingilizlerin musuldan "nezaret hakkı" ile vazgeçmeleri uzerine boşaltılır. bunun ardından 5 kasım 1919 da fransızlar sehri işgal eder. 1 nisan 1919 da baslayan Antep savunması 11 ay sürer. Tbmm tarafından 6 subat 1921 de "Gazi" unvanı verilir. Londra ve ankara antlaşmaları sonrasıyla sehir geri alınır ve 25 aralık 1921 tarinde son fransız askeri de şehri terkeder. bugün (25 aralık 1921) gaziantep'in kurtuluşu olarak tarih sayfalarında yerini alır.
Kuşatma sırasında öngörülen çatışma şiddeti Fransız ordusunun 70.000-80.000 kadar top mermisi ile şehri bombardımana tutması sonucu 8.000 bina harap olduğu ve bir o kadar binanın da hasar gördüğüdür. Yaklaşık olarak 6.000 üzerinde. Antepli Türk'ün can verdiği bilinir.
Düşmanın tank ve bombalarına karşı, eski silahlarla direnmeye çalışılır. akıllara "su ramazan topu işe yaramaz mı" ? sorusu gelir. çaresizlikten. Yarar elbet. hemen iki tekerlek, bir fitil, namluya gore bir agac oyulur ve ona gore bir gülle yerleştirilir. O şekilde kullanılır.
Antep savunmasında düşmandan cok antepliyi açlık vurur. siperlerin gerisine atılan hayvan leşlerinin dahi yenildiği rivayet edilir. yenebilecek tek sey zehirli zerdalidir o an. belki zehri gider diye ıslatıp yerler, ancak zehir gitmez. zehirlenirler. daha sonra "zehirlene zehirlene alışırız derler" alışırlar. belki de sehrin dünyanın bir numara mutfağı olmasina neden olan bu çekilen sıkıntılardır. belki yaşanan onca acının, anteplinin dunyanin en guzel tatlıları yapmasıyla bir ilişkisi vardır.
bir de kahramanları vardır bu savunmanın. Şehrin iki merkez ilçesine isimleri verilen şahin bey, şehitkamil ve ilçe ismi dışında kalan kara yılan gibi.
Antepli şahin bey'in fransız garnizon komutanına yazdığı mektupta ise son cümlelerinde şu sözler geçer:
siz hic ömrünüz de türk esir yaşamaz diye duymadınız mı ? namus ve hürriyet için ölüme atılmak ise bize ağustos sıcağında soguk su içmekten daha tatlı gelir. sizler canı kıymetli insanlarsınız. çatmayın bize. bir an evvel bu topraklardan savuşup gidin. yoksa kıyarız canınıza !
siz hic ömrünüz de türk esir yaşamaz diye duymadınız mı ? namus ve hürriyet için ölüme atılmak ise bize ağustos sıcağında soguk su içmekten daha tatlı gelir. sizler canı kıymetli insanlarsınız. çatmayın bize. bir an evvel bu topraklardan savuşup gidin. yoksa kıyarız canınıza !
Gaziantep'in mücadele teşkilatı:
Önce Anadolu ve Rumeli Müdafaayı hukuk Cemiyetinin bir şubesinin açılması ve halkın yardımıyla Kuvayımilliye teşkilatının kurulması sağlandı. Üsteğmen Mehmet Sait “Şahin” takma adıyla Kuvayımilliye Komutanlığına atandı.
Şahin Bey, kısa sürede Antep halkını örgütleyerek “Semt Teşkilatı” adı verilen 27 bölge oluşturuldu.
Ermeni rahibin anısından harp:
Antep harbine tanıklık eden ermeni din adamı "Baş rahip der nerses babayan'ın" ermeniler hakkındaki yazılarından ve günlükerinden yorumlamalara bakalım şimdi...
Bu işgalle birlikte Antepli Ermenilerin şehre dönüşleri yoğunlaşıyor. Yine bu dönemde Fransız askeri birlikleri içinde Mısır’daki Port-Said’ten ve Kilikya bölgesinden gelen Ermenilerden müteşekkil bir Ermeni Lejyonu var. Bunların şehirdeki varlığı Ermenilerin dönüş sürecini de hızlandırıyor. Dolayısıyla Ermeniler açısından Fransızlara yönelik ciddi bir güven söz konusu. Ancak bu güven ciddi anlamda zedeleniyor.
1 Nisan 1920’de başlayan ve Ermeni tarihyazımında ‘Ermenilerin Varoluş Mücadelesi’ ve/veya ‘Antep Kahramanlık Savaşı’ olarak adlandırılan şehirdeki Kemalist/millici kuvvetler ile Fransız askeri güçleri arasında meydana gelen harpte Ermeniler son ana kadar tarafsız kalmalarına rağmen Fransızların zorlamasıyla onların yanında harbe iştirak ettiler. Bu harpte Fransızlara ciddi askeri ve lojistik destek sağladılar ve bu destek sayesinde Fransızlar Şubat 1921’de şehri tamamen kontrolü altına aldı.
Ancak daha sonraki diplomatik gelişmeler Ermenilerin aleyhine cereyan etti. Zira, Fransızlar Ankara’daki Kemalist hükümet ile anlaşarak şehri millici güçlere teslim etti. Bu Ermeniler için tabii hayal kırıklığının ötesinde ciddi bir yıkım idi. Fransızların bu diplomatik manevrasıyla Ermeniler şehirde bir anda kendilerini onları istemeyen, Antep’i terk etmelerini bekleyen ve bunun için zorlayan Türk-Müslüman cemaatle karşı karşıya buldular. Fransız mandası altına bulunan Suriye ve Lübnan’a gitmek zorunda bırakılan Ermenilerin kendilerine verilen sözlere rağmen ne can ne de mal güvenlikleri sağlanmadı. Hatta Fransızlar bir süre buralara gidebilmek için gerekli olan pasaportları Ermenilere vermekten vazgeçti. Dolayısıyla bütün bu süreçler göz önüne alındığında Ermeniler açısından ciddi bir yalnız bırakılma ve kaderine terk edilme durumu söz konusuydu ve bunun müsebbibi olarak da ‘Hıristiyan’ bir büyük güç olan Fransızlar görüldü.
1 Nisan 1920’de başlayan ve Ermeni tarihyazımında ‘Ermenilerin Varoluş Mücadelesi’ ve/veya ‘Antep Kahramanlık Savaşı’ olarak adlandırılan şehirdeki Kemalist/millici kuvvetler ile Fransız askeri güçleri arasında meydana gelen harpte Ermeniler son ana kadar tarafsız kalmalarına rağmen Fransızların zorlamasıyla onların yanında harbe iştirak ettiler. Bu harpte Fransızlara ciddi askeri ve lojistik destek sağladılar ve bu destek sayesinde Fransızlar Şubat 1921’de şehri tamamen kontrolü altına aldı.
Ancak daha sonraki diplomatik gelişmeler Ermenilerin aleyhine cereyan etti. Zira, Fransızlar Ankara’daki Kemalist hükümet ile anlaşarak şehri millici güçlere teslim etti. Bu Ermeniler için tabii hayal kırıklığının ötesinde ciddi bir yıkım idi. Fransızların bu diplomatik manevrasıyla Ermeniler şehirde bir anda kendilerini onları istemeyen, Antep’i terk etmelerini bekleyen ve bunun için zorlayan Türk-Müslüman cemaatle karşı karşıya buldular. Fransız mandası altına bulunan Suriye ve Lübnan’a gitmek zorunda bırakılan Ermenilerin kendilerine verilen sözlere rağmen ne can ne de mal güvenlikleri sağlanmadı. Hatta Fransızlar bir süre buralara gidebilmek için gerekli olan pasaportları Ermenilere vermekten vazgeçti. Dolayısıyla bütün bu süreçler göz önüne alındığında Ermeniler açısından ciddi bir yalnız bırakılma ve kaderine terk edilme durumu söz konusuydu ve bunun müsebbibi olarak da ‘Hıristiyan’ bir büyük güç olan Fransızlar görüldü.
Kuşatmanın kısaca özeti:
Fransa'nın 1 Nisan 1919'daki Antep'i işgal etmesinden sonra, 1920 yılının Nisan ayı başında Türk Milli kuvvetleri kentte bir ayaklanma başlatarak Fransızlara karşı direnişe geçti. Şehrin denetimini ele geçirerek Fransız askerlerini Antep'ten çıkardı. Bunun üzerine Fransa Suriye'den de getirdiği yeni kuvvetlerle Antep şehrini kuşattı. 10 ay süren kuşatma sırasında Antep'e erzak ve mühimmat yardımı yapılamadı. Şehirde açlık ve susuzluk en üst seviye çıktı. Bunun üzerine 9 Şubat 1921 tarihinde şehir Fransa birliklerine teslim oldu.
Batı Cephesi'nde Yunanlara karşı Sakarya Meydan Muharebesi'nin kazanılmasından sonra Fransa ile imzalanan Ankara anlaşması ile Fransa bölgeyi Türkiye'ye geri verdi. Böylece Antep son süreçte çatışmasız geri alınmış oldu.
Batı Cephesi'nde Yunanlara karşı Sakarya Meydan Muharebesi'nin kazanılmasından sonra Fransa ile imzalanan Ankara anlaşması ile Fransa bölgeyi Türkiye'ye geri verdi. Böylece Antep son süreçte çatışmasız geri alınmış oldu.
Genel analiz:
Güzel memleketimiz, vatanımız olan bu topraklarda yüzlerce kahramanlık timsali vardır. bu kahramanlıklar tarihin derin sayfalarında yer bulmaktadır. bunların sadece bir tanesi olan Antep harbi ise; Kurtuluş savaşının güney cephesinden olan Antep ve çevresinin, vatanı ve namusu için verdiği bu mücadeledir. Binlerce düşman askerine süngülerle kafa tutan, aylarca aç susuz yiyecek ekmek bulamadıklarından dolayı at, kedi, köpek ve acı bademleri kaynatıp onu yiyerek canla başla cesurca mücadele veren tüm Gazi ve şehit kahramanlara saygı ve sevgilerimle... Aziz ruhlarına bu yazıyı hediye ediyorum...
Yorumlar
Yorum Gönder