SALGIN HASTALIKLAR VE VİRÜS

               Dünya herkese dar !

Salgın nedir ?
Salgın:Epidemiyolojide, salgın belli bir insan popülasyonunda, belli bir periyotta, yeni vakalar gibi görülen ancak önceki tecrübelere göre beklenenden fazla etki gösteren hastalıktır. "Beklenen"in ne olduğuna bağlı olarak salgının tanımlanması subjektif olabilir. Bir salgın lokal, daha genel ve hatta dünya çapında olabilir.

Virüs nedir ?
Virüs:Arkeler, Bakteriler, Ökaryotlar.sadece canlı hücreleri enfekte edebilen ve böylece replike olabilen mikroskobik enfeksiyon etkenleri.Virüsler:hayvanlardan ve bitkilerden, bakterilerin ve arkelerin de içinde bulunduğu mikroorganizmalara kadar her türlü canlı şekillerine bulaşabilirler.

Biyolojik virüs türleri:
Dmitri Ivanovsky 1892 yılında bir makalede tütün bitkisine bulaşan bakteri olmayan etkenleri açıkladığından ve Martinus Beijerinck'in 1898 yılında tütün mozaik virüsünü keşfetmesinden beri, 5,000 civarında virüs türü detaylı bir şekilde tarif edilse de milyonlarca türde virüs vardır. Virüsler yeryüzündeki hemen her ekosistemde bulunan biyolojk varlığın en bol türüdür. Virüslerle ilgilenen bilime viroloji denir ve mikrobiyolojinin alt uzmanlık alanıdır.

Virüsler, enfekte hücre içerisinde veya enfeksiyon sürecinde, virionlar ve bağımsız viral parçacıklar halinde bulunabilir. Bir virüsün tüm yapılarını barındıran tek bir virüs partikülüne viriondenir ve iki ya da üç parçadan oluşur:(i) DNA veya RNA'dan sadece birisi olabilen viral genom ve genetik materyali taşıyan büyük moleküller;(ii) genetik materyali saran, koruyan ve başka işlevleri de olan kapsid denilen bir protein tabakası,(iii) protein tabakayı saran lipit bir zarf. Virüs parçacıkları sarmal (helikal), kübik veya karmaşık (kompleks) morfolojilerde olabilmektedirler.Virionlar ışık mikroskobuyla görülemeyecek kadar küçük yapıdadırlar. Ortalama bir virion ortalama bir bakterinin yüzde biri büyüklüğündedir.

Yaşamın evrimsel tarihinde virüslerin menşei açıklanamamıştır: bazıları plazmidlerden evrimleşmiş olabilirler—hücreler arasında hareket edebilen DNA parçacıkları—bakterilerden evrimleşmiş olabilir. Evrimde, virüsler genetik çeşitliliği arttıran yatay gen transferinde önemli bir araçtırlar. Virüsler genetik materyal taşıdıkları, üredikleri ve doğal seçilime uğradıkları için bazıları tarafından canlı kabul edilirler. Ancak canlı olarak kabul edebilmek için gerekli bazı anahtar özellikleri (ör. hücre yapısı) taşımadıkları için virüslere "yaşamın kıyısındaki organizmalar" ve kopyalanıcılar denilmiştir,

Virüsler birçok yolla yayılırlar; bitkilerde virüsler genellikle yaprak bitleri ve bitki özsuyu ile beslenen böcekler tarafından bitkiden bitkiye aktarılırken, hayvanlarda kan emici haşerat tarafından aktarılırlar, bu hastalık taşıyan organizmalara vektörler denilir. Grip virüsleri solunum yoluyla yayılım gösterirler. Norovirüs ve rotavirüs viral kaynaklı gastroenteritin en bilindik etkenlerindendir ve fekal-oral bulaş yoluyla ve insandan insana temas ile, su ve yiyeceklerle bulaşırlar. HIV cinsel temas yoluyla ve enfekte kanla temas yoluyla bulaşan ciddi bir etkendir. Virüsün enfekte edebildiği hücrelere "konak" hücre denirve konak türü geniş veya dar olabilir, bunu virüsün "konak özgüllüğü" belirler.

Hayvanlarda viral enfeksiyonlar genelde immun sistemin uyarılaması ve enfeksiyona neden olan virüsün ortadan kaldırılması ile sonuçlanır. Bağışıklık tepkileri aynı zamanda aşı ile de uyarılabilir, bu durum belirli viral ajanlara karşı yapay bir bağışıklık kazandırır. Bununla beraber AIDS ve viral hepatit etkeni olan bazı virüsler immun yanıttan kaçarlar ve kronik enfeksiyonlara yol açarlar. Antibiyotikler virüslere karşı etki etmezler ancak virüslere etki edebilen bazı antiviral ilaçlar geliştirilmiştir.

Virüsler, mikroskop ile görülemeyecek kadar küçük canlılara verilen addır. Virüsler; 10-275 milimikron arasında boylara sahiptirler. Virüsler; yuvarlak ve çubuk biçiminde bir yapıya sahiptirler.

Virüslerin özellikleri şunlardır;

– Virüslerde; hücre zarı, sitoplazma gibi organeller yoktur.
– Virüslerin enzimleri bulunmaz.
– Virüsler; protein kılıf ve yönetici molekülden meydana gelir.
– Virüsler; hücre dışında cansızdır. yalnızca ph,ısı ve kimyasal şartlar elverişli olursa canlı kalırlar.
– Canlılarla benzer tarafları; üremeleri, mutasyona uğramaları ve yönetici molekül taşımalarıdır.
– Virüsler; antibiyotiklerden etkilenmezler.
– Her virüs özel bir hücre içinde ürer.

Virüs iki çeşitte incelenir.Bunlar;

Bitkisel Virüsler: Bitkilerde hastalığa neden olan virüslerdir. Kalıtım maddesi olarak RNA’ya sahiptirler. Bitkilerde; tütün mozaik virüsü, patates, marul, salatalık virüsüne yol açarlar.

Hayvansal Virüsler: Yalnızca insanlar ve hayvanlarda hastalığa neden olan virüslere denir. Kimisinde DNA, kimisinde ise RNA yer alır. Bu tür virüsler; grip, kızamık, kabakulak, su çiçeği, sarı humma, çocuk felci, uçuk, siğil ve AİDS gibi hastalıklara yol açar. Hatta bazı araştırmalara göre günümüzde sıkça görülen kanserin dahi nedeni virüslerdir.

Bakteriyofajlar:Bakterilerin içinde yaşayan ve onları öldürüren virüs türüdür. Yalnızca yapılarında DNA bulunur.

Geçmişte en ölümcül salgın örnekleri:

1)Antoninus(galen)salgını

MS 165-180 yılları arasında Roma İmparatorluğu'nda yaşanmış olan ve doğu seferlerinden dönen askerler tarafından getirilmiş salgın bir hastalık olan Antoninus vebası günde 2 bin kişinin ölümüne neden olmuş bilinen ilk büyük veba salgınlarından biri.

Araştırmacılar yaşanan hastalığın çiçek ya da kızamık olduğundan şüphelenmiş olsa da gerçek sebebi hala belirsizliğini koruyor. Salgın, Roma İmparatorları Lucius Verus ve Marcus Aurelius Antoninus'un da hayatını kaybetmesine sebep olurken imparatorluk toplam nüfusunun yüzde 30'unu yitirmişti.

2)jüstinyen vakası

541 yılında Konstantinopol'de İmparator Jüstinyen tahtta otururken Avrupa'da başlayan bir salgın önce Mısır'a oradan Filistin'e, Suriyeye ve oradan da Anadolu'ya ulaştı. Jüstinyen Konstantinapol'a tüm giriş çıkışları kapattıysa da salgın hastalık askeri birliklerin şehre getirdiği malzemeler arasında yer alan fareler yoluyla girdi.

Farelerin tüyleri arasına gizlenen ve bir milimetreden küçük 'Xenopsylla' isimli uçucu bir böcek, midesinde 'Pasteurella pestie' denen ölümcül veba bakterisi taşıyordu. Bu böcekler uçarak çevrede bulunan diğer farelerin tüyleri arasına yerleşip hızla üredi.

İnsan vücudunun herhangi bir noktasına konup ısırarak veba mikrobunu aktaran böcekler hastalığı bulaştırdıkları kişilerin birkaç gün içerisinde ölmesine neden oldu.

Bir hafta içinde veba şehirde hızla yayıldı ve ölümler başladı. Sarayın çevresi askeri birliklerce karantinaya alındı. Başlangıçta günde birkaç yüz olan ölü sayısı, kısa süre sonra binlere ulaştı. Mezar yerleri dolunca, ölüler denize atılmaya başlandı.

Hastalık normal seyrini sürdürdü ve zamanla kendiliğinden yok oldu ancak o zamana kadar dönemin en kalabalık şehirlerinden olan Konstantinopol nüfusunun yüzde 40'ını kaybetti. Salgın iş gücü ve asker sayısını kaybeden Bizans'ın zayıflamasına ve saldırılara açık hale gelmesine neden oldu ki bu durum Avrupa tarihini kökten değiştiren gelişmelerin yaşanmasına vesile oldu.

3)kara veba

1346 - 1353 yılları arasında meydana gelen Kara Veba salgınının 75 ila 200 milyon arasında insanı öldürdüğü düşünülüyor. Tam sayıları bilmek mümkün olmasa da özellikle Avrupa nüfusunun bu yıllarda yüzde 30 ila yüzde 60 oranda azaldığı belirtiliyor.

Yaşanan kıyım sonrası toplumda tanrının ve kilisenin sorgulanmasına sebep olan Kara Veba salgınının dinde reformun ve hayatın pek çok alanında rönesansın başlamasının başlıca nedenlerinden biri olduğu biliniyor.

4)amerikan yerlileri ve su çiçeği

15. yüzyılda Avrupalılar yeni dünyayı keşfetti. Amerika kıtasındaki yerliler ile temas eden Avrupalı kaşifler beraberlerinde getirdikleri virüs ve bakterileri buradaki insanlara bulaştırdılar.

Suçiçeği hali hazırda Avrupa'nın üçte birini öldürmüştü ancak bağışıklık sistemleri Avrupalılar gibi gelişmemiş olan ve ilaçları da yetersiz kalan Amerikan yerlilerinin hiçbir şansı yoktu. Milyonlarca insan öldü ve o dönem yerli nüfusun yüzde 90'ı yok oldu. Bu durum Amerika kıtasının Avrupalılarca kolonileştirilmesini son derece kolaylaştırdı.

19. yüzyılın başına kadar toplamda her iki Amerikan yerlisinden biri Avrupa'dan gelen hastalıklar nedeniyle öldü.

5)cocoliztli salgınları

16. Yüzyılda 'Yeni İspanya' adı verilen bugünkü adıyla Meksika olan bölgede görülen birkaç farklı hastalığın aynı dönemde oluşmasıyla yaşanmış salgın felaketi 'cocoliztli salgınları' olarak anılıyor.

Bugün yapılan incelemeler sonucunda balıklarda bulunan salmonella bakterisi kaynaklı olduğu düşünülen salgınların 1520 - 1576 yılları arasında toplamda 15 milyona yakın insanı öldürdüğü, Maya uygarlığı için sonun başlangıcı olduğu ve yıllar içerisinde günümüz Venezuela'sından Kanada'ya kadar yayıldığı sanılıyor.

6)7 farklı kolera salgını

Uygarlık tarihimizde yedi büyük kolera salgını yaşandı ancak bunlardan en ölümcül olanı üçüncüsü olan ve 1852 - 1860 tarihleri arasında meydana gelen salgındı. Koleranın başlıca sebebi içme sularının kirlenmesi ancak sebebin bu olduğu üçüncü salgına kadar anlaşılamadı.

Uzun dönemler boyunca insan dışkıları ve atıkları aynı zamanda içme ve pişirme için kullanılan su kaynaklarına döküldü. Bunun büyük bir felaket haline geldiği yer ise o tarihlerde Hindistan oldu.

Bugün bile dünyanın en kirli nehirlerinden biri olan Ganj nehri 2011'de yapılan bir çalışmaya göre 100 mililitresinde 1,1 milyar dışkı bakterisi barındırıyor. Bu oran içerisinde yıkanabileceğiniz en kötü suda olması kabul edilebilecek oranın 500 bin katı. Hindular bu nehirde yıkanmanın kutsal olduğuna inanıyor ve günlük işlerinde nehir suyundan azami şekilde istifade ediyorlar. Bu nedele kolera bu bölgede sıklıkla karşılaşılan bir hastalık türü.

Ne var ki, 19.yy'da yaşanan büyük salgın ile kolera tüm Hindistan'a oradan Afganistan'a ve Rusya'ya yayıldı. Resmi kayıtlara göre sadece Rusya'da bile 1 milyon insanın ölümüne neden olan salgın oradan Avrupa'ya ve Afrika'ya son olarak da Amerika'ya ulaştı.

Kolera bulaşan her 5 kişiden 1'inde tehlikeli derecede ishal görülüyor. Hızla tedavi edilmezse bu kişilerden yarısı hayatını kaybediyor. Yedi kolera salgınında toplamda ölen insan sayısı tam olarak bilinmese de bunu milyonlarla ifade etmek mümkün.

Üçüncü salgın ile doktorlar koleranın nedenini buldu ve o tarihten sonra içme suyunun arıtılması ve kaynatılması gerektiği bilgisi dünyada yaygınlaştı.

7)üçüncü veba salgını

1855 - 1859 yılları arasında Çin'de başlayarak dünyaya yayılan ve sadece Çin'de ve Hindistan'da bile 12 milyon insanın ölümüne neden olan bu salgına Jüstinyen Vebası ve Avrupa'nın Kara Vebası ardından 'Üçüncü Veba' denildi.

Etkileri bir asır kadar süren salgın Amerika kıtasına uzak doğudan gelen farelerle taşındı. Daha önceki vebalardan farklı olarak ilerlemiş olan tıp bilimi bu hastalığın incelenmesine ve tedavi edici ilaçlar oluşturulmasına imkan sağladı. Bunların başında da antibiyotikler geldi.

8)birinci dünya savaşı ve tifüs

1914 - 1918 yılları arasında Tifüs bakterisini taşıyan bitlerin neden olduğu salgın savaşın beraberinde getirdiği bir olguydu. Avrupa ve Asya'da 25 milyon kişi hastalandı ve özellikle Sovyetler Birliği ülkelerinde 3 milyona yakın insan hayatını kaybetti. Batılı ülkeler salgına neyin neden olduğunu daha hızlı anladı ve bitlerden kurtulmak üzere önlemler alındı. Doğu ülkeleri ise daha geç önlem aldı ve bu nedenle dünyanın bu kısmında çok daha fazla sayıda insan hayatını kaybetti.

9)1918 ispanyol gribi salgını

Birinci Dünya Savaşı'nı takip eden yıllarda 500 milyon insana bulaşan H1N1 influenza virüsü neden olduğu yüksek ateş ile dünya genelinde 50 ila 100 milyon arasında sağlıklı insanın ölümüne neden oldu. Bu sayı birinci ve ikinci dünya savaşlarında ölen insan sayısının toplamından kat kat daha fazladır.

Bu virüsü diğerlerinden ayıran şey saldırdığı bünyenin bağışıklık sistemi ne kadar güçlüyse ateşin de o kadar yüksek meydana gelmesiydi. İspanyol Gribi tarihteki en büyük felaketlerden biri olarak kayıtlara geçti.

10)1957 asya gribi salgını

Çin'de başlayan Influenza-A virüsünün ördeklerde mutasyona uğrayarak insana geçen bir hastalık olduğu düünülüyor. Asya Gribi olarak adlandırılan hastalık 4 milyona yakın insanın canına mal oldu. Aynı bulunan bir aşı ile salgının önüne geçildi. Bir yıl içerisinde 40 milyon kişi aşılandı.

11)HIV (aids) virüsü

20. yüzyılın ortalarında maymunlardan insana geçtiği anlaşılan HIV virüsünün saptanabilen ilk örneği 1959'da Kongo'da görüldü. Ne var ki, teşhisi ve adı ancak 1980'lerde konuldu. Son 30 yılda 36 milyon insanın hayatına mal olan virüsü kesin tedavi edebilecek bir çözüm hala bulunmuyor. Sadece önlem almak ve hastalığa yakalandıktan sonra ömür boyu ilaç tedavisi kullanmak gerekiyor.

 Salgın ve virüslerle İlgili görseller:


Dünya sorunsalı:Corona

Corona virüsü nedir ?

Corona (Korona) virüsü hayvanlar arasında yaygın olan büyük bir virüs grubudur. Nadir durumlarda, bilim adamlarının zoonotik olarak adlandırdığı durumdur, yani hayvanlardan insanlara bulaşabilirler.2020 yılı başında ortaya çıkan bu virüs Çin'in Wuhan kentinde baş göstermiş ve küresel bir sorun halini almıştır.

Corona / Covid-19 (Korona) Virüs Belirtileri ve Çeşitleri Nelerdir?

Bu virüs grubuna bağlı virüsler, genellikle soğuk algınlığına benzer şekilde, hafif ve orta derecede üst solunum yolu hastalığı olan insanları hasta edebilir. Corona / Covid-19 (Korona) virüsü semptomları arasında burun akıntısı, öksürük, boğaz ağrısı, muhtemel baş ağrısı ve bazen de birkaç gün süren ateş sayılabilir. Bağışıklık sistemi zayıf olan ileri yaştakiler ve çok genç olanlar için virüsün pnömoni veya bronşit gibi çok daha ciddi solunum yolu hastalığına neden olabilir. İnsanlarda ölümcül olabilecek seviyede çok az Corona / Covid-19 (Korona) virüsü vardır.

Corona / Covid-19 (Korona) Virüs Nasıl Bulaşır?

Corona / Covid-19 (Korona) virüsleri hayvanlarla insan temasından yayılabilir. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre MERS’in develer arasında, SARS’ın ise misk kedileri arasında yayıldığını düşünülüyor. Corona / Covid-19 (Korona) virüslerinin insandan insana bulaşması, genellikle sağlıklı bir insanın enfekte bir insanın vücut salgılarıyla temas etmesi sonucu mümkün oluyor. Ancak virüsün ne kadar güçlü olduğuna bağlı olarak, öksürük, hapşırık veya el sıkışma gibi durumlar da virüse maruz kalmaya neden olabilir. Virüs, enfekte olmuş bir kişinin temas ettiği bir yere ve/veya eşyaya dokunmanız, ağzınıza, burnunuza veya gözlerinize temas ettirmeniz halinde size de bulaşabilir.

Corona / Covid-19 (Korona) Virüs Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Özel bir tedavi yöntemi yoktur. Çoğu zaman belirtiler kendiliğinden kaybolur. Uzman hekimler teşhis sonrası ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçlar ile belirtileri hafifletmek için tedavi uygulayabilirler. Yaşam alanlarındaki oda neminin dengelenmesi ve ılık duş ile boğaz ağrısı ve/veya öksürüğün hafiflemesine destek sağlanabilir. Ayrıca bol sıvı tüketmek, dinlenmek ve uyku tedavi için faydalı olacaktır. Belirtiler standart soğuk algınlığı sürecinden daha kötü seyretmeye başlarsa mutlaka uzman hekime danışılması gerekir.

Corona / Covid-19 (Korona) Virüsten Korunma İçin Neler Yapılabilir?

Henüz Corona / Covid-19 (Korona) virüs ailesine karşı koruma sağlayacak bir aşı bulunmamaktadır. MERS aşısı için deneme süreci devam etmektedir. Korunmak için basit önlemler oldukça faydalı olacaktır.

Dünya Sağlık Örgütü,

  • Enfekte olmuş kişilerle yakın temastan kaçınmanın,
  • Özellikle hasta insanlar veya çevresi ile doğrudan temas ettikten sonra sık sık elleri yıkamanın,
  • Çiftlik veya vahşi hayvanlarla korunmasız temastan kaçınmanın,
  • Enfekte olduysanız eğer, mesafeyi korumanın, öksürürken, hapşırıken tek kullanımlık kağıt mendil ile ağızın ve burnun kapatılmasının, ellerin yıkanmasının; gözlerinize, burnunuza ve ağzınıza dokunmaktan kaçınmanın
  • Enfekte olan kişilerin dokunduğu yüzeylerin dezenfekte edilmesinin,
  • Et, yumurta gibi hayvansal gıdaların iyice pişirilmesinin önemli olduğunu belirtmiştir.
Corona virüsü genel analiz:
Evet, baktığımız zaman yıllar arasında belli aralıklarla ortaya çıkan bu virüs ve salgınlar gerek savaş gerek başka etkenlerden dolayı baş göstermiştir. pekii, bu son zamanlarda virüsler 5_6 yıl'da bir düzenli olarak ortaya çıkmıyor mu ? -Elbette.  dediğinizi duyar gibiyim...
Bu virüs ve salgınlar belkide belli devletlerin nüfus politikası olamaz mı ? Olabilir, neden olmasın. Biyolojik silah olmasa bile çıkış nedeninin bir insan unsuru olduğu aşikar. biyolojik silah olsa toplu ölümler olur diyor bir cok uzman ve şahıs. Evet belkide bu sebepten dolayı biyolojik silah denmeyebilir. Ancak bunu insanlara yansıtmadan yapmak için yavaş yavaş öldürmek mantıklı olanı değil mi ?... Gerek silah olsun veya olmasın sonuçta insanoğlu kendi ettiğini çekiyor. Dünya yine herzaman ki gibi bir kaosun içinde. Corona virüsü ise diğer bütün hastalık ve virüsler gibi unutulacak ve asla hatırlanmayacaktır. Ancak yinede değinmek isterim ki fakire corona virüs, zengine covid 19. İşte bu zihniyeti hiç değiştirmeyeceğiz. Ve bu virüs illeti büyük beylere bir şey yapmayacak, akıllı ve garip insanlar hayatlarını kaybedecektir. Vesselam.
Hepinize sağlıklı ,güzel ömürler dilerim. Sevgi, saygı ve selamlarla...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YİĞİT ANA: NENE HATUN

KORKUSUZ: NECDET SEVİNÇ

TÜRK BAYRAĞININ TARİHÇESİ